22 Kasım 2012 Perşembe

Don Quıjote Miguel De Cervantes Saavedra

Don Quıjote Miguel De Cervantes Saavedra
Cervantes'in ünlü romanı Don Quijote, tam adıyla La Mancha'lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote. Kitabın sunuş yazısını yazan Prof. Jale Parla'nın sözleriyle: "Birinci kısmının basıldığı 1605 yılından beri en çok okunan, en çok sevilen, en çok yorumlanan ve yeniden en çok yazılan La Mancha'lı Şövalye Don Quijote ve silahtarı Sancho Panza'nın serüvenleri", bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ilgiyle karşılanmış, ancak dilimize daha çok İngilizce ve Fransızca gibi ikinci dillerde çocuklar için hazırlanmış baskılarından yapılan çevirileriyle girmişti. Yine de, ancak bir iki tane ve ikinci dillerden de olsa, tam metin çevirileri de yapıldı. Şimdi ise, Jale Parla'nın yerinde saptamalarıyla: "Shakespeare'le birlikte belki de ilk kez modern okuru düşleyen" ve sadece "şövalye romanları"nın değil, "Rönesans'ta kullanılan bütün (yazınsal) türlerin otoritesini dyıkan" bu önce yazarın belki postmodern anlatıyı bile nerdeyse dört yüzyıl önceden haber veren bu öncü romanı ilk kez tam anlamıyla Türkçeye kazandırılmış oluyor.
http://www.kitapvitrini.com/yapi-kredi-yayinlari/miguel-de-cervantes-saavedra/don-quijote-9789753633383.htm

7 Ekim 2012 Pazar

Bir Avuç Mazi Fügen Ünal Şen

Bir Avuç Mazi Fügen Ünal Şen
Tek cümle ile tanımlarsak Bir Avuç Mazi bir mübadele romanı. 1924'te Selanik'ten gemiyle Türkiye'ye gelen mübadil Fethi Bey ve ailesinin olduğu kadar İstanbul'dan Selanik, Alasonya'ya gönderilen Türkiyeli Rum Bayan Mitra'nın da. Yazar, tarih kitaplarında birkaç kuru cümleyle geçiştirilen mübadele olgusunu duyguları ön planda tutarak okur için yaşanır kılıyor satırlarında.

Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda Nelly Sachs

Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda Nelly Sachs
Nobelli şairden seçme şiirler! Nobel ödüllü şair Nelly Sachs, savaşın soğuk pençesinden sıyrılıp dizelere sarılıyor…

4 Ekim 2012 Perşembe

'Kitap Vitrini' yayın hayatına başladı

'Kitap Vitrini' yayın hayatına başladı

Cumhuriyet Gazetesinden - 'Kitap Vitrini' yayın hayatına başladı

ODTÜ mezunu altı arkadaşın bir araya gelip kurduğu online kitap sitesi Kitap Vitrini yayın hayatına başladı. www.kitapvitrini.com adresinde Türkiye'nin her yerine binlerce kitap ulaştıran site Ankara kaynaklı bir oluşum. Kitap Vitrini ekibine yazar Kadir Aydemir ve Ferhat Uludere de yaratıcı köşe yazılarıyla destek veriyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=369322

1 Ekim 2012 Pazartesi

Ölüler Genç Kalır Anna Seghers

Ölüler Genç Kalır Anna Seghers

Anna Seghers'in Ölüler Genç Kalır, Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde 1949'da yayımlandı. Soğuk Savaş'ın erginliğine rağmen roman her iki Almanya'da da büyük heyecan uyandırmış, ders kitabı olarak kabul edilmişti.
Seghers’in dünya görüşü bütün yaşamını derinden etkilemiştir. Nazilerin başa geçmesinden sonra Gestapo tarafından gözaltına alınmış, kitapları yasaklanmış ve yakılmıştı. Seghers kocası ve çocuklarıyla birlikte Almanya ’yı terk ederek Paris’e geçti. Ancak faşizm tehditi burada da peşini bırakmayacak, başlayan savaşta Alman birliklerinin Paris’i işgal etmeleri Seghers ve ailesini bir kez daha, üstelik çok uzak bir ülkeye göçe zorlayacaktı. 1941’de Meksika ’ya yerleştiler. Burada gazete yazılarıyla mücadelesini sürdürürken belki de en önemli romanı Yedinci Haç’ı tamamladı. 1947 yılında Batı Almanya’ya dönen Seghers, 1950’de siyasi anlamada kendini daha yakın hissettiği Doğu Almanya’ya taşındı. Bundan sonrası edebiyatla ve daha iyi bir dünya yaratmak umuduyla çalışarak geçti. 1 Haziran 1983 tarihinde öldüğünde devlet töreniyle defnedilmiş, Berlin’deki evi ise müze haline getirilmişti.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Kuşlar da Gitti Yaşar Kemal

Kuşlar da Gitti Yaşar Kemal
"Saklanacak, tekrar tekrar okunacak, üstünde günlerce düşünülerek, bütün zamanların, bütün ülkelerin en güzel edebiyat yapıtlarının yanına konacak bir kitap..." - Jeremy Brooks, The Independent, (İngiltere)

YAŞAR KEMAL


YAŞAR KEMAL

Biyografi
Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Günseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.
Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu; 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.
Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi aldı.

Bibliyografya

Öykü

Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.

Roman

İnce Memed, 1. c., İst., 1955; 2. c., İst., 1969; 3. c., İst., 1984; 4. c., 1987
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, İst.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, İst.: Toros, 1980
Kale Kapısı / Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
Kanın Sesi / Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, İst.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği, İst.: Adam, 2002
Tanyeri Horozları, İst.: Adam, 2002.
Çıplak Deniz Çıplak Ada, İst.: YKY, 2012

Şiir

Bugünlerde Bahar İndi, İst.: YKY, 2010

Destansı Roman

Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.

Röportaj

Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peribacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl , İst.: YKY, 2011

Deneme-Derleme

Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar-Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: Yapı Kredi, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995.
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
Bu Bir Çağrıdır, İst.: YKY, 2012.

Çocuk Romanı

Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977

Çeviri

Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977

28 Eylül 2012 Cuma

Kar Yağacak Levi Henriksen

Kar Yağacak Levi Henriksen
Kar Yağacak Norveçli yazar Levi Henriksen’in Türkçeye çevrilen ilk romanı. Henriksen 2004 yılında yazdığı ve Norveç Kitapçılar Ödülü’nü kazandığı Kar Yağacak’la romancılık kariyerine iyi bir başlangıç yapmıştı. 1964 yılında Oslo ’nun kuzeydoğusunda İsveç sınırına yakın küçük bir kent olan Kongsvinger’de doğan Levi Henriksen edebiyatın dışında gazetecilik, metin yazarlığı, söz yazarlığı ve müzisyenlik gibi işlerle uğraşıyor. Kar Yağacak’tan sonra Babylon Badlands (2006), Like østenfor regnet (2008) ve Dagen skal komme med blå vind (2011) romanları yayımlanan Henriksen’in öykü ve şiir kitapları da bulunuyor. Norveçli film yönetmeni Bent Hamer, 2010 yılında Levi Henriksen’in Bare mjuke pakker under treet isimli öykü kitabını “Home for Christmas” adıyla sinemaya uyarlamıştı. 

Dans Etmesek de Olur Aslı Serin

Dans Etmesek de Olur Aslı Serin
Dans Etmesek De Olur, bir şairin nelerden ve nerelerden geçtiğini izlemek yanında şiirin ve şiirimizin de bugün nerelerden ‘geç’tiğini okumak bakımından bir şeylerle dolu, iddiasız, sakınımlı, sessiz lakin okumaya ve sonunda sunduğu şarkı listesi dahil kulak vermeye değer bir kitap.

Küçük Dünyalar Yelda Sorguç

Küçük Dünyalar Yelda Sorguç
Hoş bir kadın, pekâlâ cesur, zeki ve yetenekli olup çirkin olduğu için karakteri güçlü olduğuna inanılan diğer kadınları saf dışı bırakabilir. Ancak, ezberleri bozan bu durum, güzel bir kadını kaldıramayacak pek çok zayıf erkeğin işine gelmez. Çünkü onlara göre, bir kadın güzelse aptaldır. Peki hem çirkin hem karaktersiz bir erkeğe ne demeli. Ben cinsiyet ayrımı yapmak istemiyorum.

Göldeki Kadın Raymond Chandler

Göldeki Kadın Raymond Chandler
Everest Yayınları, Ahmet Ümit editörlüğünde çıkarmaya başladığı Raymond Chandler dizisinin dördüncü kitabını geçtiğimiz ay yayımladı. Serinin son kitabı “Göldeki Kadın”. Raymond Chandler’ın ölümsüz dedektif tiplemesi Philip Marlowe, bu kitapta da ana karakter ve dedektifimiz İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde Amerika’daki günlük hayatın kargaşasına bizleri de dahil ederek yeni bir maceraya atılıyor. Birbiri ardına işlenen cinayetler ve oldukça iyi kurgulanmış sonuyla geçmişteki gibi serinin yarım kalmamasını ve Chandler’ın tüm kitaplarının Türkçe’ye kazandırılması isteğini güçlendiriyor.

25 Eylül 2012 Salı

Aynadaki Zaman Cemil Kavukçu

Aynadaki Zaman Cemil Kavukçu
Öykücülüğün önemli isimlerinden, 30 yılını edebiyata vermiş Cemil Kavukçu, yeni kitabı 'Aynadaki Zaman'da iyi bildiği temaları; insanların çocuklukta yaşadığı travmaları, insanın kente uyum sağlamaya çalışırken yaşadığı sorunları ele alıyor. Anne özlemini de, kentte yaşanan yabancılaşmayı da sade ve etkileyici bir dille anlatıyor.

İt Kopuk Takımı Jennifer Egan

İt Kopuk Takımı Jennifer Egan
Jennifer Egan'ın Pulitzer ödüllü, Tarantino etkili 'İt Kopuk Takımı'; zamandan zamana, karakterden karaktere atlayan bir bulmacanın parçalarının birleştirildiği zihinsel eğlenceye, başlı başına bir okuma şölenine dönüşüyor.

Zlata'nın Günlüğü Zlata Filipovic

Zlata'nın Günlüğü Zlata Filipovic
Eski Yugoslavya'nın parçalanışı, farklılıklarını fark etmeden uzun süre bir arada yaşayan 8 ulusun birbirinin boğazına sarılışı, çağın en dramatik olaylarından biridir. 'Zlata'nın Günlüğü', bir çocuğun gözünden bu durumu ve savaş ortamını anlatıyor.

24 Eylül 2012 Pazartesi

Her Şeyi İstiyoruz Nanni Balestrini

Her Şeyi İstiyoruz Nanni Balestrini
Her Şeyi İstiyoruz bir işçi romanı... Ne yazık, gencecik çevirmeni Ufuk Soyer, çeviriyi yaparken yaşamını yitirmiş. Deniz Erenuluğ Bovo tamamlamış kitabın çevirisini. En başta kitaba genç bir ölümün acısıyla başlıyoruz yani. Genç ölümler, hiç tanımamış olsak bile, çok acı verici... Hele ailesinin kitabın başına düştüğü notlar... Her Şeyi İstiyoruz, “düz” bir işçi romanı değil. Yazarı, “Otonomcu Marksistler” olarak bilinen ve daha ziyade İtalya ’da etkin olan akımın öncülü “Potero Operaio” (İşçilerin Gücü) içinden gelen bir isim. Bu akımın öne çıkan isimlerinden bir diğeri, İmparatorluk kitabıyla tanınan Antonio Negri’dir... “Potero Operaio”, katı “işçici” bir hareketken, içinden bireysel terör eylemlerine meyil eden unsurları çıkarması ilginç olsa gerek. Bu her ne kadar ayrı bir araştırma konusu olsa da, o dönem tüm dünyada benzer eğilimlerin güçlendiği notunu düşelim...

Mozart'ı Kim Öldürdü? Haydn'ın Kafasını Kim Kesti? Ernst Wilhelm Heine

Mozart'ı Kim Öldürdü? Haydn'ın Kafasını Kim Kesti? Ernst Wilhelm Heine
Ernst Wilhelm Heine Müzikseverlere Cinayet Öyküleri altbaşlığıyla sunduğu Mozart’ı Kim Öldürdü? Haydn’ın Kafasını Kim Kesti? başlıklı kitabında müzik tarihinin ünlü dedikodu ve sansasyon hikâyelerini ele alıyor. Kitap, altı bölümden oluşuyor ve her bir bölüm bir bestecinin (bir bölüm de bir dansçının) hayatındaki esrarengiz bir olayı ele alıyor. Bölümlerin başlıkları ele alacağı konuyu gösteriyor: Mozart’ı kim öldürdü? Haydn’ın kafasını kim kesti? Paganini neden sustu? Çaykovski’yi ölüme kim gönderdi? Hector Berlioz’a kim yardım etti? Duncan nasıl boğularak öldü? Bazı bölümler bir cinayeti, bazıları esrarengiz bir davranışı aydınlatmaya, kısacası her bölüm başlığındaki soruyu yanıtlamaya çalışıyor.

16 Eylül 2012 Pazar

Kirli, Paslı, Bozuk Alican Ökmen

Kirli, Paslı, Bozuk Alican Ökmen
Yeraltı edebiyatı günümüzde küfrün edebiyatı olarak görülmeye devam ediyor. Burjuvazinin “güzel abileri ve güzel ablaları” Burroughs, Palahniuk, Trotzig, Genet, Ambjörnsen okumaktan çok hoşlanıyorlar ama sokaktaki müptezelleri görünce ya pahalı arabalarına/evlerine doğru koşuyorlar ya da şehrin sahibi üslubuna bürünüyorlar: “Bu şehirde artık yaşanmıyor!” Entelijansiya diye tabir edilen güruh ise zaten hem bu edebiyatı aşağılıyor hem de topluma yabancılaşmaya devam ediyor. Havalimanlarında satılan kitapların edebi duruşumuzu belirlediği ve çoksatar listelerini altüst ettiği bir zaman diliminde zamanın ruhunun bunların hesabını soracağı aşikâr ki edebiyat tarihten daha acımasızdır. Tarihi herkes her zaman tartışacaktır ama edebiyatın öznelliği tartışılmasını zorlaştıracaktır. Ayrıca bizim toplumumuzda edebiyatın tartışılmasını bırakın, herhangi biri hakkında yapacağınız hiçbir eleştiri de tahammül sınırlarının en alt eşiğine bile erişemiyor. Alican Ökmen’in ilk romanı Kirli, Paslı, Bozuk bu türden edebi tartışmalara girmiyor, açıkçası söylemek gerekirse hiç alakası da yok. 

15 Eylül 2012 Cumartesi

Yedinci Gün İhsan Oktay Anar

Yedinci Gün İhsan Oktay Anar

Sıradan insanların sıra dışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asîlleşmesi, erdemlerin ardındaki günâhkârlık tüm içtenliğiyle akacak zihinlere. İnsan olmanın en zayıf ve en yüce yanları, bir hikâyenin dokunuşuyla bir kez daha bilinebilir olacak.
İhsan Oktay Anar, bu yeni düşüyle sizleri bir kez daha şaşırtacak. Çizgilerde değil kürelerde gezinecek, bilinen zamanların bilinmeyen anlarına yolculuk edeceksiniz. Alışık olmadığınız bu dünyanın kapısından girdiğinizde âşinalık hissedecek, sadeliğin ihtişâmına teslim olmanın rahatlığıyla kendinizi akışta yolculuk ederken bulacaksınız.

Kağıt İnsanlar Salvador Plascencia

Kağıt İnsanlar Salvador Plascencia

Yazarı roman karakterlerinin arasına, kâğıdı olay örgüsüne katan, yıkımı körükleyip küllerinden yeniden doğan, özgün ve çarpıcı bir metin. Alınyazısına karşı koymanın, kurmacanın ve başkaldırının, kayıplara rağmen ayakta kalmanın hikayesi... Kâğıt kadar hassas, kağıt kadar tanıdık.
Plascencia, Kâğıt İnsanlar’da pek çok öykü anlatıyor. Kalp acısı öyküleri var bu romanda; katman katman. Sonra savaşların öyküleri; acılara rağmen ayakta kalma savaşlarının, alınyazısına başkaldırı savaşlarının, yazarın romanıyla, roman karakterlerinin yazarın onlara biçtiği kadere karşı savaşlarının... Nihayetinde, Kâğıt İnsanlar, yaratanıyla beraber sefalet çeken bir evrenin resmini sunuyor; mücadele ve devinim içerisinde, her şeye rağmen ayakta kalmak için.
Plascencia’nın bu çok sesli romanı, alışılagelmiş anlatım tekniklerinden uzak; oyuncaklı ve inişli çıkışlı bir metin. Sütun sütun dizilmiş karakterler kendi sesleriyle konuşuyor; kimi zaman, yazarı mahremiyetlerine sokmamak için kara lekelerin ardına sığınıyor. Kağıdın olasılıklarını benzersiz biçimde kullanan Plascencia, şöyle diyor:  “Sanırım benim ilgimi çeken, okuru elinde tuttuğu kâğıt hamuruna yakınlaştıracak bir yazın biçimi. Kâğıdın romana mekan olduğu, salt araç olmaktan çıktığı kitaplar.”
KÂĞIT İNSANLAR kısmen gerçeklere, kısmen kurmacaya dayanan, kâğıdın olasılıklarını benzersiz bir biçimde öyküye karıştıran, yaprak yaprak çoğalan ve soluk alan bir roman.

11 Eylül 2012 Salı

Usta İle Margarita Mihail Afanesyeviç Bulgakov

Usta İle Margarita Mihail Afanesyeviç Bulgakov
Üstat ile Margarita'nın yayınlanmasının üzerinden çok geçmeden Everest Yayınları yeni bir Mihail Bulgakov'un kitabı yayınladı. Özdemir İnce'nin Fransızcadan çevirisiyle yayınlanan Molière Efendi, Bulgakov'un Molière için yazdığı bir biyografi kitabı olmasının yanı sıra ayrıca yazar için geliştirdiği eleştirel bakışın da uzun bir metni olarak görülüyor. Yaşadığı çağa ve onun yöneticilerine tepki duyan yazarın, kendi yaşam öyküsüyle çok benzer bir tiyatro ve oyun dehasını konu edinmesi ise kesinlikle tesadüf değil zira yazdığı her oyun Fransa'da deprem gibi karşılanan Molière ve yazarımız Bulgakov farklı zamanlarda aynı kaderi paylaşmışlar.

10 Eylül 2012 Pazartesi

Bozcaada Öyküleri Kadir Aydemir

Bozcaada Öyküleri Kadir Aydemir
Bozcaadaya gitmek İki sihirli sözcük. Ada orada bizi bekliyor her zaman. Tek yapmamız gereken bir sırt çantası hazırlamak belki, belki de hiç düşünmeden ilk otobüse yer ayırtmak. Bozcaada Öyküleri, gidenler, gidemeyenler ve hep gitmek isteyenler için kaleme alınmış bir kitap. Uzun bir çalışmanın ürünü olan bu eşsiz kitap elinizden düşmeyecek. Tıpkı ada gibi; çantanızda, kütüphanenizde, ofisinizdeki sıkıcı çekmecenizde hep sizi bekleyecek. Okuduğunuz her öyküde daha derin bir nefes alacaksınız. Dar sokaklarıyla, üzüm bağları ve ünlü şaraplarıyla, Polente feneriyle, dev rüzgârgülleri ve kalesiyle olduğu kadar yaşanan aşklarıyla da Bozcaada sizleri çağırıyor. Sayfaları çevirin ve kaçın bu kentten Bozcaada Öyküleri kitabında 34 yazar sizi öyküleriyle yolculuğa davet ediyor. Gülsel Ceren Güneş, Çiğdem Aldatmaz, Çiler İlhan, Deniz Günal, Duygu Günkut, Ebru Durupınar, Esra E. Kutengin, Figen Alkaç, Gürgen Öz, Hasan Topçu, İdil Giray, Jak Alguadiş, Kadir Aydemir, Lâle Dilligil, Mehmet Ünver, Nefin Huvaj, Neval Sultan, Nihat Ziyalan, Nurcan Göksel, Özlem Özyurt, Reyhan Yıldırım, Sabri Kuşkonmaz, Saliha Yadigâr, Seran Demiral, Serdar Çekinmez, Serkan Türk, Sine Ergün, Sinem Karhan, Solmaz Aksoy, Turgay Yılmaz, Türkan Çim Işık, Yeşim Ağaoğlu, Zerrin Yılmaz ve Zeynep Zişan öyküleriyle kitapta yer alıyorlar. Bozcaada yolcusu kalmasın!

6 Eylül 2012 Perşembe

Marakeş'in Masalcısı Joydeep Roy Bhattacharya

Marakeş'in Masalcısı Joydeep Roy Bhattacharya

“Marakeş’in Masalcısı”, Hintli yazar Joydeep Roy-Bhattacharya’nın İslam dünyasını anlatan üçlemesinin ilk kitabı.
Büyük bir krallığın, hayal gücü diyarının hükümdarı Hasan’ın hikayesi bu... Tüm çocukluğu boyunca babasından eğitimini aldığı, nesillerdir aile geleneği olan bir mesleği var. Hasan, bir masalcı... İşi, hava kararmaya yüz tuttuğunda meydandaki yerini almak, çevresini dolduran meraklı topluluğun merakını hiç soğutmadan gecenin ilerleyen saatlerine kadar masalını anlatmak... O gece için anlatmayı seçtiği masal ise kendisinin, Marakeş’in Cema-ül Fena Meydanı’nı dolduran pek çok kişinin, kardeşi Mustafa’nın ama en çok da güzellikleri ile herkesi büyüleyen iki yabancının gerçek hikayesi... Hikaye akıp giderken, iki yabancının yıllar önce Meydan’a girişine ve sonrasında gelişen olaylara şahit olan pek çok kişi de masala ortak oluyor.....

5 Eylül 2012 Çarşamba

Büyük Ortak Petros Markaris

Büyük Ortak Petros Markaris

Son yıllarda romanları peş peşe dilimize çevrilen ve kendisine sadık bir okuyucu kitlesi kazanan bir yazar var. Komşumuz Yunanistan’dan Petros Markaris.
1937 İstanbul doğumlu. Doğduğu ev Heybeliada’da hâlâ ayakta. Tüccar olan babası oğlunun bugün Marmara Üniversitesi olan, o zamanki adıyla Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nda eğitim görüp tüccar olmasını ister. Bu isteği oğlu pek olumlu karşılamaz ama baba fikrinde ısrar eder ve onu iktisat eğitimi için bu kez Viyana’ya gönderir. Markaris iktisat eğitimi görecek ama iktisatçı olmayacaktır. Yunanca yazmayı düşündüğünden bu ülkeye yerleşir; ilk edebi ürünü ‘Ali Redjo’nun Öyküsü’adlı bir tiyatro oyunudur. Oyun yazarlığına devam ederken Almanca’dan çeviriler yapar ve ünlü Yunanlı rejisör Teodoros Angelopulos’un teşvikiyle film senaryoları yazmaya yönelir. Bu konuda Cannes Film Festivali’nde ödül alacak kadar başarılı olur.
Bu arada Yunanistan’ da televizyonda üç yıl kesintisiz oynayacak kadar çok tutulan ‘Bir Cinayetin Anatomisi’ isimli polisiye dizinin senaristliğini yapar. Bu işten sonra ilk polisiye romanı Gece Bülteni’ni kaleme alır; büyük bir başarı kazanınca başka dillere çevrilir. Sonraki kitapları gecikmeyecek ve Markaris ünlü bir polisiye roman yazarı olacaktır.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Yedinci Gün İhsan Oktay Anar

Yedinci Gün İhsan Oktay Anar
Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayâllere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıra dışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asîlleşmesi, erdemlerin ardındaki günâhkârlık tüm içtenliğiyle akacak zihinlere. İnsan olmanın en zayıf ve en yüce yanları, bir hikâyenin dokunuşuyla bir kez daha bilinebilir olacak. İhsan Oktay Anar, bu yeni düşüyle sizleri bir kez daha şaşırtacak. Çizgilerde değil kürelerde gezinecek, bilinen zamanların bilinmeyen anlarına yolculuk edeceksiniz. Alışık olmadığınız bu dünyanın kapısından girdiğinizde âşinalık hissedecek, sadeliğin ihtişâmına teslim olmanın rahatlığıyla kendinizi akışta yolculuk ederken bulacaksınız.

Lezzetin Tarihi Zeki Tez

Lezzetin Tarihi Zeki Tez
Zeki Tez ‘Lezzetin Tarihi’nde, insanlığın geçmişten bugüne yiyecek, içecek ve keyif verici tatlar alanlarındaki üretimini izliyor. Eski çağlarda yiyecek kültürü ve yasak yiyecekler, Müslümanlarda yiyecek-içecek kültürü, Avrupa’da yiyecek ve beslenme, Batı’da içecek ve içki kültürü, sanayileşme çağında gıda sanayisi ve kimyanın yiyecek-içeceğe katkıları, kahve kültürünün kökleri ve yayılışı, Türkiye ’de çay kültürü, çeşitli kültürlerde şeker ve farklı kültürlerde tütün keyfinin icra edilişi, kitapta yer alan konulardan birkaçı. Lezzetin kapsamlı bir tarihini sunan kitap, yiyeceklerle ilgilenen herkes hitap edecek nitelikte.

Son Dört Şey; Ölüm Yargı Cennet Cehennem Paul Hoffman

Son Dört Şey; Ölüm Yargı Cennet Cehennem Paul Hoffman
Paul Hoffman’ın fantastik üçlemesi ‘Tanrı’nın Sol Eli’nin ikinci kitabı olan ‘Son Dört Şey’, ölüm meleği Thomas Cale’ın intikam, adalet ve Tanrı’nın hükmünü yerine getirmek için geri dönüşünü hikâye ediyor. Materazzi İmparatorluğu’na sığınan Cale, Kurtarıcı Bosco’nun teklifiyle Tapınak’a geri dönmüştür. Burada, Bosco’nun Papalık’ı ele geçirme amacının bir parçası olan Cale, kendisine üç yüz günahkârdan oluşan bir ordu kuracak ve Tanrı’nın öfkesinin yeryüzündeki temsilcisi olacaktır. Cale’ın bu esnada, Muğlak Henri, Idris Pukke, Vipond, Kuğu Boyunlu Arbell ve Kleist gibi bir önceki romandaki karakterlerle de yolu kesişecektir.

İntihar Eden Kutsallarım N Mehmet Güler

İntihar Eden Kutsallarım N Mehmet Güler
N. Mehmet Güler, daha önce yayımlanan ‘Ölümden Zor Kararlar’ romanında, 12 Eylül darbesinin ertesindeki karanlık dönemde, öncülüğünü devrimci gençliğin yaptığı muhalefetin yavaş yavaş kendine gelme sürecini, uzun bir aradan sonra baskılara karşı isyan edişini anlatmıştı. Güler’in, bu kitabının devamı olan elimizdeki romanı da, bu defa yüzünü Kürt hareketine dönüyor. Roman, bazı karakterler üzerinden, Kürt siyasetinin karşı karşıya geldiği siyasî tıkanmaları, yaşanan kimi büyük çelişkileri ve tüm zorluklara rağmen kaydedilen önemli başarıları anlatıyor. Güler bunu yaparken, hamasi bir dil kullanmaktan da kaçınıyor. 

HindistaNepal İhsan Önder

HindistaNepal İhsan Önder
İhsan Önder’in Hindistan ’dan Nepal’e on sekiz günlük gezisinden izlenimler barındıran elimizdeki kitap, bütçesi ve zamanı kısıtlı olanlara alternatif bir gezi rotası çiziyor. Gezi, iyi bir planlama ile, Delhi’den Varanasi’ye, Katmandu’dan Pokara’ya, görece uzak pek çok noktaya uzanıyor. Kitabın ilk bölümünde, gezilen ülkelerden ilginç kültürel detaylar ile bu yerlerin sıra dışı coğrafyalarına dair izlenimler yer alırken, bir rehber olarak tasarlanan ikinci bölümde de, ülke mutfakları, çanta hazırlığı, konaklama, ilklim şartları ve harcama gibi, bölgeye seyahat edecek gezginlerin ihtiyaç duyacakları konularda ipuçları veriliyor.

2 Eylül 2012 Pazar

Yabancı Albert Camus

Yabancı Albert Camus
Albert Camus'nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş kitabı olan ve hâlâ en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir varlıkın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir Yabancı'dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Aşktan Bu Kadar Herve Le Tellier

Aşktan Bu Kadar Herve Le Tellier
Senin dahil olmadığın seninle ilgili hatıralarım da var benim, onları bilmene olanak yok tabii. Öylesine içimdesin ki, fiziksel yokluğun neredeyse hissedilmiyor. Bu senin, sahilimde bıraktığın ayak izin, varlığının bana bağışladığı sessiz melodin. Sadece seni düşünüyorum. Bir önceki gün seni ilk defa kollarıma aldım ve beni o an istila ettin. Seni anlatan cümleler geliyor aklıma, not alıyorum amaçsızca. Bir efsaneye göre Şostakoviç’in kafatasına saplanan bir şarapnel parçası, eğer kafasını belirli bir şekilde eğerse onun müzik duymasını sağlarmış. Sen benim Şostakoviç’in kafatasına saplanan şarapnel parçamsın. Şostakoviç’in kafatasına saplanan şarapnel parçası güzel bir roman adı olurdu. Hayat sonsuz sayıda güzel roman adıyla doludur.

7 Ağustos 2012 Salı

Doğu ile Batı Arasında Osmanlı Kenti; Halep, İzmir ve İstanbul Bruce Masters;Daniel Goffman;Edhem Eldem

Doğu ile Batı Arasında Osmanlı Kenti; Halep, İzmir ve İstanbul Bruce Masters;Daniel Goffman;Edhem Eldem

Üç yazarlı elimizdeki kitap, üç önemli Osmanlı kentini, kervan kenti Halep’i, liman kenti İzmir ’i ve başkent İstanbul ’u çok yönlü bir bakışla irdeliyor. Osmanlı kaynaklarının yanı sıra, Venedik, Fransız, Hollanda ve İngiliz kaynaklarına da başvuran yazarlar, üç şehirdeki cemaatler arası ilişkileri, siyasi ve toplumsal dokuyu ele alıyor. Arap ve Anadolu kentlerinin hem Osmanlı kentleri hem de bunlardan Halep, İzmir ve İstanbul ’un aynı zamanda Akdeniz kentleri olduğu fikrini tartışan kitap, üç şehrin doğası ve karakterini anlamak için ağırlıklı olarak onların orta dönemlerine, yani 17. ve 18. yüzyıllarına odaklanıyor.

Mühendis Menni - Kızıl Yıldız 2 Aleksandr Bogdanov

Mühendis Menni - Kızıl Yıldız 2 Aleksandr Bogdanov
Lenin’in Bolşevik Partisi’ndeki çalışma arkadaşlarından Aleksandr Bogdanov, daha önce Türkçeye kazandırılan ‘Kızıl Yıldız’ ütopyasında, geleceğin sosyalizminin nasıl olacağına dair tahminlerini, insanlığın Mars’ta ulaştığı sosyalist düzen üzerinden anlatmıştı. Bogdanov, ‘Kızıl Yıldız’ın ikinci kitabı olan bu romanında da, sosyalist düzenin kurulmasından önceki Mars’ı, sosyalizmi kuran mücadeleleri ve insanlığın burada yaptığı büyük bilimsel keşifleri anlatıyor. Romanın merkezinde de, birinci sınıf bir fizik bilgini ve mühendis olan ve Mars’a hayat veren büyük kanalların yapımını gerçekleştiren Mühendis Menni yer alıyor. 

2 Ağustos 2012 Perşembe

Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi

Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi
Türk ütopya edebiyatının erken örneklerinden olan bu anlatı, 1913 yılında yayımlanmış. Klasik edebiyatın türlerinden olan ‘Babnâme’ geleneğine uygun olarak rüya biçiminde kurgulanan kitap, kurmaca olmakla birlikte roman veya öykü gibi türlere dahil edilemeyecek denli çok konu çeşitliliği barındırıyor. Erzurumî, temel ideolojik yönelimi olan İslamcılığın izlerinin yoğun bir şekilde görüldüğü anlatısında, uykudaki “ben anlatıcı”sının rüyası aracılığıyla yirmi dördüncü yüzyıldaki İstanbul ’a gidişini anlatıyor. Bir yandan şehri dolaşan kahramanımız, öte yandan burada hüküm süren “medeniyetin” gelişmişliğine tanık olacaktır. 

Marx'ın Kapital'inin Oluşumu Roman Rosdolski

Marx'ın Kapital'inin Oluşumu Roman Rosdolski
oman Rosdolski ‘Marx’ın Kapital’nin Oluşumu’nda, Karl Marx’ın ünlü eseri ‘Kapital’deki politik ekonomi teorisinin ve yönteminin nasıl şekillendiğini araştırıyor. Rosdolski, ‘Kapital’de yer alan kavramları da, Marx’ın ‘Alman İdeolojisi’, ‘Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı’, ‘Artı-Değer Teorileri’, ‘Felsefenin Sefaleti’ ve ‘Grundrisse’ kitaplarından hareketle açıklıyor. Rosdolski, değer, artı-değer, sermaye, emek, ücretli emek, meta, değişim değeri, kullanım değeri, kriz, üretim, dolaşım, yeniden üretim gibi kavramların, Marx’ın eserlerinin hangisinde, nasıl ve hangi bağlamlar içinde ele alındığını da araştırıyor. 

Biyokapital Kaushik Sunder Rajan

Biyokapital Kaushik Sunder Rajan
Kaushik Sunder Rajan, ABD ve Hindistan ’da genom araştırmaları ve ilaç geliştirme piyasalarına dair kapsamlı bir etnografya çalışmasıyla desteklediği ‘Biyokapital’de, biyoteknoloji ile piyasa güçlerinin, ya da yazarın tanımladığı şekliyle “bilim ve teknoloji kapitalizminin” çağdaş dünyayı nasıl şekillendirdiğini irdeliyor. Bunu yaparken, Foucault’nun biyo-politik kavramsallaştırması ile siyasal iktisat, emek, değer, meta biçimi ve mübadele süreçlerine yönelik Marksist yorumları harmanlayan Rajan, yaşam bilimleri ve sermayenin, farklı maddilik ve soyutluk düzlemleri arasındaki ilişkiler sonucunda meydana geldiğini savunuyor. 

Leonardo'dan Hegel'e Batı Düşünce Tarihi B. Mazlish,Jacob Bronowski

Leonardo'dan Hegel'e Batı Düşünce Tarihi B. Mazlish,Jacob Bronowski
‘Leonardo’dan Hegel’e Batı Düşünce Tarihi’, Batı’nın Rönesans’tan 19. yüzyılın başlangıcına kadar geçen döneminin düşünsel gelişim sürecini açıklıyor. Kitapta, Batı’nın Ortaçağ’dan silkinişi, muhalif düşüncenin gelişimi ve büyük devrimler çağı, Leonarda da Vinci, Galileo, Rousseau, Adam Smith ve Hegel gibi önemli düşünürlerin fikirleri üzerinden izleniyor. Batı düşünce tarihini dört yüz yıllık bir zaman diliminde izleyen çalışmanın, bu geniş tarihi, siyaset ve felsefe gibi tek bir düşünce alanıyla sınırlı tutmayarak düşünce evreninin başka alanlarını da kapsayacak şekilde irdelemesiyle özgün olduğunu söyleyebiliriz. 

Taht Şehrinde Zaman Erk Acarer

Taht Şehrinde Zaman Erk Acarer
Erk Acarer, 17. yüzyıl İstanbul ’unda geçen bu romanında, kaderini sorgulayan karakterleri üzerinden varoluşçu bir hikâye anlatıyor. 4. Murad’ın ölümünden sonra tahta çıkan İbrahim, öldürülme korkusuyla delirmiştir. İmparatorluğu yöneten Kösem Sultan ise, bu durumdan faydalanır. Yine bu esnada, imparatorluğun en korkulan kişisi Cellatbaşı Ali sürekli kelle almakta, şehri bir suç imparatorluğuna dönüştürmüş Sarı Ali de, yer altındaki sarayında işkenceler yapmaktadır. Fakat bu esnada, padişahın gözdesi cüce Behlül’ün yaşadığı bir olay, hem kendisinin hem de romanın diğer karakterlerinin hayatını tümüyle değiştirecektir.

Zürafanın Kurt ile Dansı Serena Rust

Zürafanın Kurt ile Dansı Serena Rust
Serena Rust ‘Zürafanın Kurt ile Dansı’nda, çiftler arasında iyi bir iletişimin nasıl kurulabileceği konusunda önerilerde bulunuyor. Çiftler arasında yaşanan tartışmaların, genellikle “haklı-haksız” veya “kazanan-kaybeden” ayrımlarıyla sonuçlandığını belirten Rust, nitelikli bir iletişim için tüm tarafların eşit değerlere sahip olması; zorlamadan ve hep haklı olma ısrarından vazgeçilmesi gerektiğini söylüyor. Rust, olumsuzlukların karşısına “şiddet içermeyen” iletişimi koyarak, empati ve anlayışa dayalı iletişimin nasıl kurulabileceğini, insanların duygularını, birbirini kırmadan nasıl ifade edebileceklerini anlatıyor. 

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Sayıklamalar Ferhat Uludere

Sayıklamalar Ferhat Uludere
Sözlerim yok, yeminlerim, yalanlarım... Her çabam boşa çıktı ve utandım adımın çağrısından. Günlerdir, haftalardır, aylardır, belki de yıllardır aynı hikayede dolaşıyorum. Üşüyorum. Bitişikte bir kedi ağlıyor, cenazesi çoktan kaldırıldı oysa ki. Dumanlar arasında kesildi soluğu. Alevler yaladı ruhunu. Hala ağlıyor. Şehirle yok olmak istiyorum. Dİnamitlendi her yan, fitiller ateşlendi. Patlamadı dinamitler. Şehir ayakta hala, bir tek ben öldüm, yaşamak bir tek benim hakkımdı çünkü. Ferhat Uludere, sol baştan birinci öykü kitabıyla... 

İslenmiş Aşka Mektuplar Ferhat Uludere

İslenmiş Aşka Mektuplar Ferhat Uludere
"İlişkiler yaşadıkça anlıyor insan; yaşadığı ilişkinin olmayacağını. Aşk dediğine inanıyor ilk önce, sonra bunun üzerine yalanlar atmaya başlıyor kendine. Karşısındaki de kendine atıyor aynı yalanları ve bir araya geliyorlar. Aslında aşklarından değil, yalanlarından bir araya gelip, söylediklerinin gerçek olmasını diliyorlar." Bir şeylerin yaşanmış olması için ille de onların yaşandığını başkalarının görüp duyması, bilmesi gerekir mi? Aşkla... ama bir yandan ölümle... ama böylece de hayatla dolup taşan, hatta patlayan bu on öykü ve iki deneme, hayatın karanlık yüzünü ortaya çıkartıyor. Arka planda Nick Cave şarkılarının çaldığı, hem yürekli, hem de yürekten yazılmış öyküler insanın içindeki gölgeleri görünür kılıyor. Yalnızlıklarıyla baş etmeye çalışmaktan bıkmış, bir şekilde birliktelikleriyle baş etmeyi deneyen, bunu bazen beceren, bazen denemekten vazgeçen insanların hikayeleri var burada. Kabus gibi hikayeler...

1001 Fıçı Bira Ferhat Uludere

1001 Fıçı Bira Ferhat Uludere
İsmini Lüleburgaz’ın ‘efsanevi’ bir meyhanesinden alan ‘1001 Fıçı Bira,’ Lüleburgazlı yazar Ferhat Uludere’nin, otobiyografik öğeler de taşıdığını hissettiren, bol biralı bir eseri (Çitlembik Yayınları, 2006). 1001 gece masallarını küçük bir Trakya şehrinde ikame etmeye soyunmuş 1001 fıçı biranın bıraktığı izleri not düşmek için, taşra sıkıntısını, taşra sıkışmışlığını, bir küçük kapalı yer duygusunu aynı zamanda kendine özgü ütopik geçici ve gene küçük mekânlarıyla ve alternatif anlayışlarıyla içiçe vermek için kapanmış ama unutulmamış bir meyhane ismini seçmekten daha isabetli ne olabilir?

Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba Ferhat Uludere

Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba Ferhat Uludere
Aynı kasabanın iki gencidir Feryat'la Hazan, ne var ki bir zaman sonra yolları ayrılmıştır. Hazan'a kasaba yetmemiştir, 'büyük hayatlar yaşamak' istediği için, kendisiyle birlikte büyük bir hayata doğru yola çıkmayan Feryat'ı bırakmıştır. Feryat, 'küçük hayatların, küçük bir kasabanın insanıdır.' 'Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba', sadece Feryat'la Hazan'ın öykülerinden ibaret değil. Kasabanın geçmişinden ve bugününden farklı kahramanların öyküleri yer alıyor romanda.

29 Temmuz 2012 Pazar

İstanbul'a Seyahat Corcî Zeydân

İstanbul'a Seyahat Corcî Zeydân
Arap dünyasında Batı düşünce tarzını savunan Lübnanlı aydınCorci Zeydan, 1900’lü yılların başında İstanbul ’a bir seyahat gerçekleştirmiş. Bu yolculuğa dair izlenimlerini, İttihat ve Terakki yanlısı bir yorumla harmanlayarak bir araya getiren Zeydan, 20. yüzyılın başındaki İstanbul ’un sosyal, kültürel ve siyasî atmosferine dair birçok ayrıntı sunuyor. Okurlarını,İstanbul ’un coğrafi, mimari, demografik durumu, belli başlı eserleri, genel ahlakı, sosyal durumu ve kadınlarının toplumsal konumu gibi yönleriyle değerlendiren yazar, İttihat ve Terakki partisinin belli başlı yöneticilerine dair önemli bilgiler de veriyor. 

Türk Bestecileri Eser Kataloğu Ersin Antep

Türk Bestecileri Eser Kataloğu Ersin Antep
Ersin Antep ‘Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası’nda, Türk bestecilerinin eserlerinden ses kaydı olanlarını, uzun ve yorucu çalışmaların neticesinde tespit edip sıralamış. Çağdaş Türk müziği bestecilerinin eserlerinden oluşturulan CD, makara bant ve Dat kayıt listesinin yer aldığı kitap ayrıca, radyo kayıtları ve kişisel arşivlerdeki kayıtları da barındırmasıyla, araştırmacılar için büyük bir kolaylık sağlıyor. Toplam 151 bestecinin yer aldığı ve Türkiye ’de çoksesli müziğin gelişimi, besteciler, sanatçılar ve kurumlar hakkında okura çıkarımlarda bulunma fırsatı sunan kitabın, konuya dair iyi bir rehber olduğu söylenebilir. 

Kansere Karşı Savunmasız Değilsin! Elif Güveloğlu

Kansere Karşı Savunmasız Değilsin! Elif Güveloğlu
Elif Güveloğlu ‘Kansere Karşı Savunmasız Değilsin!’de, mutfaktaki “doğal kalkanlar” yardımıyla bu hastalıktan nasıl korunulabileceğini anlatıyor. Kitap, her durumda hemen ilaçlara sarılmak yerine, aslında her meyvenin, her sebzenin, her baharatın bir ilaç olduğunu ve kanserden korunmanın, tedaviden çok daha kolay ve zahmetsiz olduğunu göstermesiyle dikkat çekiyor. Kitabına, kansere neden olan etkenlerle başlayan Güveloğlu, devamında, bedenimizdeki koruyucu kalkanları ile brokoliden çemene, elmadan fasulyeye, lahanadan mandalinaya mutfağımızdaki koruyucu kalkanları anlatıyor. 

Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim Nâzım Hikmet Ran

Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim Nâzım Hikmet Ran
Nâzım Hikmet'in 'Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim' adlı romanı, ufkunun Türkiye'nin milli sorunlarıyla sınırlı kalmaması, hayattaki temel değerleri araştırması ve kahramanlarının yaşadıkları hayatın kozmopolitliği ile Türkiye'de yazılan 'Avrupalı' romanların en eski ve en önemlilerindendir. ORHAN PAMUK

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Issız Cenk Gündoğdu

Issız Cenk Gündoğdu

Cenk Gündoğdu, dergilerde yayımladığı şiirlerinin bıraktığı 'hakiki şiir' tadının, sahiciliğin farkında olanların üstelemelerine rağmen, hatta araya bir de tiyatro oyunu (Radyonun İçindekiler) sokarak şiirlerini kitaplaştırma konusunda sükûnetini sabırla korudu. Sükûnetin ve sabrın ödülü, Issız'daki düzey oluyor: Telaş ve sürçme barındırmayan, bütünlüğünü kurabilmiş şiirler...
Issız, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin 131. ve şiir dizisinin 9. kitabı olarak yayımlanmış. İlknur Özdemir’in yönetimi, Melis Rozental’ın kapak tasarımı, Yeşim Ercan Aydın’ın grafik düzenlemesi ile hazırlanmış. Yeşilden de pay almış sarıya yakın kapak rengi, kırık gözlük desenine zemin olmuş. Zemin rengi yazısız ilk ve son sayfada da sürüyor. Özenli bir baskı ve düzenleme içinde sunulan kitabın arka kapağına şiirlerden bir alıntı yerleşmiş. Basılı fiyatı 7,5 TL.

26 Temmuz 2012 Perşembe

İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1 Feridun M. Emecen

İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1 Feridun M. Emecen
Yeniçağ tarihi konusunda uzman isimlerden Feriden M. Emecen, daha önce yayımladığı Osmanlı klasik çağıyla ilgi üçlemesinde, dönemin Osmanlı’sında savaşı, siyaseti, devlet ve toplumu ayrıntılı bir bakışla irdelemişti. Emecen, ‘İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları’nın elimizdeki ilk cildinde de, Osmanlı’da klasik devlet formunun yerleşmesinde önemli payları olan Fatih Sultan Mehmed’den sonraki üç padişahı ele alıyor. Bunlar, padişahlığı zamanında bir anlamda “Doğu Rönesansı”nın yaşandığı II. Bayezid; yaptığı Doğu seferleriyle Osmanlı’ya dini bir misyon kazandıran Yavuz Sultan Selim ve Orta Avrupa, Akdeniz ve Batı politikalarını ağırlık veren Kanuni Sultan Süleyman. Dönemin ayrıntılı bir resmini veren Emecen, bu üç padişahın siyasetleriyle birlikte Osmanlı’da emperyal bir zihniyetin ortaya çıktığını belirtiyor. 

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Çocukta Fobinin Analizi Sigmund Freud

Çocukta Fobinin Analizi Sigmund Freud
Sigmund Freud ‘Çocukta Fobinin Analizi’nde, Hans isimli çocuğun hastalığını ve tedavi sürecini anlatıyor. Hans’ın hastalığının ilk raporları, çocuk üç yaşındayken kaleme alınmış, tedavi süreci de beş yaşındayken sona ermişti. Hans deneyimi, Freud’un birçok çalışmasında karşımıza çıkar. Örneğin Freud, Hans’ın hastalığını takıntılar, semptomlar, anksiyete, totemizm, fobi, hayvan korkuları ve “Kurt Adam” vakası gibi konular bağlamında, farklı çalışmalarında irdelemişti. Burada, genel olarak çocukluk nevrozu bağlamında Hans’ın yaşadığı sorunlara odaklanan Freud’un yaklaşımı, çocuğun masumiyetini elinden almakla suçlanıp eleştirilmişti. 

24 Temmuz 2012 Salı

Isabelle Andre Gide

Isabelle Andre Gide
André Paul Guillaume Gide (22 Kasım 1869 Paris - 19 Şubat 1951 Paris) Fransız yazar. 1947 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi. Yaşamı boyunca toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütünün, bireyin içtenliği ve kendisini tanıması olduğunu savundu. Edebi, siyasal ve toplumsal sorunlara karşı hoşgörülü bir tutum benimsedi. Genel ahlak anlayışının karşısında bireysel özgürlüklerin savunucusu oldu. Ama aynı zamanda 19'uncu Yüzyıl Fransız edebiyatının en önemli hümanist ve ahlakçı yazarı olarak tanındı. Düşüncelerindeki bütünlük ve soyluluk, üslubundaki arılık ve uyumla Fransız edebiyatının saygın isimleri arasında yer aldı.

22 Temmuz 2012 Pazar

İyilerin Yanında Vandana Shiva

İyilerin Yanında Vandana Shiva
Vandana Shiva, çeviren: Çağrı Ekiz, Sinek Sekiz Yayınevi, ekoloji, 150 sayfa 
Hindistanlı Vandana Shiva, kuantum fizikçisiyken, kariyerini bir yana bırakıp, hayatını tümüyle doğa için mücadeleye ayırmış. Bir doğa tutkunu olmasının yanı sıra, üniversitelerde ekoloji, feminizm ve küreselleşmeyle ilgili dersler veren Shiva, Time dergisi tarafından “Çevre kahramanı” olarak ilan edilmiş, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti. İşte bu kitap, Himalayalar’daki küçük bir köyden çıkarak ekoloji konusunda dünyanın önde gelen isimlerinden biri haline gelen Shiva’nın ilk ağızdan anlatımlarına dayanıyor. Shiva, otuz yıllık mücadelesini anlatırken, okurlarını da çevre öğretisi konusunda aydınlatıyor. 

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Tarihin Yapıları Bernhard Brosius

Tarihin Yapıları Bernhard Brosius
Bernhard Brosius ‘Tarihin Yapıları’yla, tarihsel materyalizme dair rehber nitelikte bir çalışmaya imza atıyor. Diyalektik ve tarihsel materyalizm; diyalektik yöntem; tarihsel materyalizmin temel kaynakları; ücretli emek ve sermaye; üretim tarzının bölünmesi; beşeri üretici güçler ve üretim araçları; devrimin üç aşaması ve tarihsel süreçte üretim tarzlarındaki devrimler, Brosius’un yoğun bir anlatımla okurlarına sunduğu konulardan birkaçı. Çok sayıda grafik ve tabloyla desteklenen, ayrıca tarihi ve arkeolojik araştırmaların sonuçlarından ustaca yararlanan çalışma, devrim ve barbarlık arasındaki yapısal ilişkiye de ışık tutuyor. 

20 Temmuz 2012 Cuma

Kurtlar Hanedanı Hilary Mantel

Kurtlar Hanedanı Hilary Mantel
Hilary Mantel, 1500’lerin İngiltere ’sinde geçen ‘Kurtlar Hanedanı’nda, iktidar boşluğuyla boğuşan Kraliyet ailesi ile bunu fırsat bilerek yükselen alt sınıftan zeki bir karakterin kapışmasını hikâye ediyor. İmparatorluğun başındaki VIII. Henry, erkek varis sahibi olamadığı için eşini boşayıp Anne Boleyn ile evlenmeyi planlamaktadır. Fakat Papa ile Avrupa’nın buna karşı çıkması, ülkede kriz yaşanmasına neden olur. Bu kaos, alt tabakadan gelen; kabadayı, rüşvetçi ve siyaset dehası Thomas Cromwell’in işine yarayacaktır. Cromwell çok geçmeden, zekice taktiklerle meclise girecek ve ülkenin kaderini tümüyle değiştirecektir. 

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Üzerinde Güneş Batmayan Katliam Mike Davis

Üzerinde Güneş Batmayan Katliam Mike Davis
Mike Davis ‘Üzerinde Güneş Batmayan Katliam’da, Viktorya döneminin sonunda üçüncü dünyayı girdabına alan kuraklıkları ve kıtlıkları anlatıyor. Davis, Asya ve Afrika boyunca yaşanan üç kıtlıkta elli milyon kişinin öldüğünü; Etiyopya ile Sudan’ın nüfuslarının üçte birini kaybettiğini belirtiyor. Davis, kuraklıkları birer doğa felaketi olarak incelemekle yetinmeyip Batılılarca dayatılan altın standardı ile Yeni Emperyalizm ’in kıtlıkların artışındaki payını da araştırıyor. Yazar, tahılın serbest piyasaya düşmesiyle yerel gelir kaynaklarının sekteye uğradığını, bunun da kıtlığın artışında önemli bir etken olduğunu gösteriyor.

Bir Avuç Mazi Fügen Ünal Şen

Bir Avuç Mazi Fügen Ünal Şen
Kendisi de mübadil bir ailenin çocuğu olan Fügen Ünal Şen ‘Bir Avuç Mazi’de, 1924’te Selanik’ten gemiyle Türkiye ’ye gelen mübadil Fethi Bey ile ailesinin ve İstanbul ’dan Alasonya’ya gönderilen Türkiyeli Rum Bayan Mitra’nın hikâyelerini anlatıyor. Fethi Bey ve ailesi ile Bayan Mitra’nın hayatı, Lozan’da imzalanan Mübadele Sözleşmesi ile alt üst olacaktır. Bu insanlar, bir anda evlerini, topraklarını, geçmişlerini, kısacası kendilerini var eden her şeyi bırakıp yabancısı oldukları ülkelere gitmek zorunda kalacaktır. Bu trajik yolculuk, insanların ruhunda, hayatlarının sonuna kadar silinmeyecek izler bırakacaktır.

İyilik Yap Denize At Amy Singer

İyilik Yap Denize At Amy Singer
Amy Singer ‘İyilik Yap Denize At’da, İslam toplumunda hayırseverliği meydana getiren unsurları araştırıyor; İslam kültürünün bu konuda zaman ve mekân içinde sergilediği çeşitliliğe dair ilgi çekici ayrıntılar sunuyor. Bir dini vergi olan zekâtın İslamdaki yerini irdeleyerek çalışmasına başlayan Singer, devamında, yüzyıllar boyunca bütün Müslüman dünyada hayır işinin en belirgin ve tanınmış şekli olan vakıfları ele alıyor. Müslüman toplumlarda bağış alanlar ile bağış verenler, yoksullar ile muhtaçlar ve devlet ile sivil toplum örgütleri veya özel kuruluşların hayırseverlik faaliyetleri, kitaptaki diğer detaylar. 

Esir Şehrin Misafirleri Beyaz Ruslar Bülent Bakar

Esir Şehrin Misafirleri Beyaz Ruslar Bülent Bakar
Bülent Bakar ‘Esir Şehrin Rusları’nda, Ekim Devrimi’nin ardından İstanbul ’a gelen Beyaz Rusları araştırıyor. Beyaz Rusların adı, Kızıl Ordu’ya karşı savaşan Beyaz Ordu’dan geliyor. Devrimde sonra Kızıl Ordu’nun zafer kazanması, Bolşevik karşıtı Rusların başka ülkelere iltica etmelerine sebep oldu. 1919’dan başlayarak iki yıllık süre zarfında, 250 ile 300 bin arasında Beyaz Rus’un İstanbul ’a iltica ettiğini söyleyen Bakar, Rusya’daki iç savaşı ve ardından başlayan iltica dalgasını, Beyaz Rusların iskânlarını, Mütareke döneminde Beyaz Ruslara yapılan yardımları ve Beyaz Rusların sosyal hayata etkilerini anlatıyor.

17 Temmuz 2012 Salı

Solar Ian Mcewan

Solar Ian Mcewan
Ian McEwan ‘Solar’da, küresel ısınma gibi karamsar bir konuya, karakterinin başından geçen gülünç olaylarla bakıyor. Romanın başkahramanı, Nobel ödülü sahibi fizikçi Michael Beard’dır. Ödülün getirdiği ünle küresel ısınma, çevre felaketleri konularında konferanslar veren Beard, aynı zamanda iflah olmaz bir çapkındır. Fakat şimdi, durum biraz kritiktir. Zira beşinci evliliğini yaşadığı şu anda Beard ilk kez aldatılan olmuştur. İşin ilginci, karısına da hâlâ aşıktır. Bu esnada yaşanan bir olay, Beard’in kariyerini de tehlikeye atar. Kahramanımızın tüm geleceği, bu sınavdan başarılı çıkıp çıkmayacağına bağlıdır. 

Teorisyeniniz Devrimciydi Erkin Özalp

Teorisyeniniz Devrimciydi Erkin Özalp
Erkin Özalp ‘Teorisyeniniz Devrimciydi’de, kapitalizme karşı gelişmekte olan hareketlerin Marksizme nasıl bir ilişki kuracaklarını ve Marksizmin bu hareketlerden neler öğrenebileceğini araştırıyor. Marx için devrimci olabilmenin koşulları arasında teorisyen ve filozof olmaktan vazgeçmenin de bulunduğunu söyleyen Özalp, kitabında ilkin, Marx’ın devrimcileşmesinin tarihini ele alıyor. Yazar ardından, Marx’ın devrim mücadelesinin, 21. yüzyılda devrim mücadelesi yürütenler açısından önem taşıyan noktalarını öne çıkarıyor. Özalp bu bağlamda, Marx’ın ‘Kapital’inin, güncel gelişmelerle bağlantılı bir özetini de veriyor. 

Şairin Sabrı Ali Galip Yener

Şairin Sabrı Ali Galip Yener
‘Şairin Sabrı’, Ali Galip Yener’in muhtelif dergilerde yayımlanmış şiir incelemelerini barındırıyor. Burada, Mehmet Akif Ersoy’dan Süreyya Berfe’ye, her biri tanınmış on altı şairin Türkiye şiirindeki yerleri saptanıyor. Nazım Hikmet şiirinin algılanış sorunu; muhafazakârlık ve şiirde yerlilik; millilik bağlamında Yahya Kemal şiiri; Anday şiirinde mitolojik detaylar; şiirde narsizm ve Necatigil şiirinde “insan”; sol melankoli bağlamında Turgut Uyar şiiri; şiirde kır-kent ikilemi; Ahmet Oktay şiirinde intihar olgusu ve 1980 sonrası Türkiye şiirinde mistik, metafizik eğilimler, kitapta yer alan konulardan birkaçı. 

İnsan ve Uygarlık Cafer Tiryaki

İnsan ve Uygarlık Cafer Tiryaki
Cafer Tiryaki ‘İnsan ve Uygarlık’ta, insanın uzun yıllar süren biyolojik evriminden günümüze kadar geçen dönemde yaşanan doğal ve toplumsal değişimleri, ayrıntılı bir bakışla izliyor. Yazar, uygarlık aşamalarındaki siyasal, kültürel, psikolojik dönüşümleri; genetik, kozmoloji, fizik, psikoloji gibi farklı disiplinlerin verileri ışığında değerlendirirken, aynı zamanda Charles Darwin, Karl Marks, Friedrich Engels, Gregor Mendel, Sigmund Freud ve Jean-Baptiste Lamarck gibi düşünürlere sık sık göndermelerde bulunuyor. Tiryaki’nin nitelikli çalışması, insanlığın trajik ve görkemli hayatının dönüm noktalarını saptıyor. 

13 Temmuz 2012 Cuma

Cinsellik ve Sosyalizm Sherry Wolf

Cinsellik ve Sosyalizm Sherry Wolf
Sherry Wolf ‘Cinsellik ve Sosyalizm’de, lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) özgürleşmesinin tarihini, politikasını ve teorisini irdeliyor. Tarihsel, politik ve teorik cinsel baskı ve cinsiyet baskısı sorularını incelemede LGBT özgürleşmesinin nasıl örgütlenebileceğini Marksist bakış açısından faydalanarak irdeleyen Wolf, modern toplumdaki homofobik ve cinsiyetçi ayrımları, egemen sınıfların çıkarlarının yansımaları olarak saptıyor. Kitapta, LGBT’ler üzerindeki baskının kökenleri, gey kimliğinin doğuşu, Marksizmin eşcinselliğe dair tutumu ve postmodern süreçte kimlik politikalarında yaşanan dönüşüm gibi konular yer alıyor. 

Filistin Komünist Partisi 1919-1948 Musa Budeiri

Filistin Komünist Partisi 1919-1948 Musa Budeiri
Arap siyaset bilimci Musa Budeiri, ‘ Filistin Komünist Partisi’nde, 1919-1948 arasında süren kısa varlığında, Arap ve Yahudi işçileri sınıf dayanışması zemininde bir araya getiren FKP’nin kapsamlı bir tarihini sunuyor. Kitap, sömürgeci güç Britanya’ya ek olarak, sömürge yerleşimciliği projesini başlatan Yahudi milliyetçi hareket biçimine bürünmüş bir düşmanla da mücadele eden FKP’nin, benzersiz bir biçimde, Arap ve Yahudi komünistlerin Filistin topraklarında verdiği enternasyonalist mücadeleyi nasıl yürüttüğünü ortaya koyuyor. Kitap, Filistin solunun tarihi ile ilgilenenler için de, kuşkusuz nitelikli bir kaynak. 

Ölü Şehrin Radyosu Şenol Erdoğan

Ölü Şehrin Radyosu Şenol Erdoğan
Şenol Erdoğan askerliğini, 1997-1998 arasında, Kuzey Irakolarak adlandırılan bölgede yapmış. Zaho, Zap, Şemdinli ve Çukurca, Erdoğan’ın bu süre zarfında bulunduğu yerlerden bazıları. Erdoğan, askerliği esnasında tanık olduklarını, bunların kendi ruhunda yarattığı izleri zihninde kaydetmiş, aradan uzun bir süre geçtikten sonra da, 2011’de yazıya dökmeye karar vermiş. Yazar burada, kimi zaman mizahi, kimi zaman hüzünlü bir üslupla, bu dönemde tanık olduğu absürt olayları, savaş pornografisini, saçma ve komik hikâyeleri, sıra dışı insanları, şiirler ve ansiklopedik bilgilerle de harmanlayarak okurlarına sunuyor. 

Beraber Richard Sennett

Beraber Richard Sennett
Kentli ailelerin hayatı ve toplumsal psikoloji üzerine kitaplar yazan Richard Sennett, insanların gündelik yaşamlarını sürdürmeleri için ihtiyaç duydukları beceriler hakkında bir üçlemeye yazmaya koyulmuştu. Üçlemenin ilk kitabı ‘Zanaatkâr’ adını taşıyordu ve şimdi Sennett, üçlemenin ikinci kitabı olan ‘Beraber’deki odak noktası, işbirliği. İşbirliğini, başlıbaşına bir zanaat olarak tanımlayan Sennett’e göre, bu zanaat, birlikte hareket edebilmek için anlama ve yanıt verme becerisi gerektiriyor. Yazar, günümüzün acımasız rekabet dünyasında, işbirliği yapmanın ve ortaklaşmanın nasıl öğrenilebileceğini araştırıyor. 

Çanta Jean-Claude Kaufmann

Çanta Jean-Claude Kaufmann
Jean-Claude Kaufmann, kadın kimliğinin ayrılmaz bir parçası olan çantalar konusuna uzun zaman kafa yormuş. Hatta, bir dergi için kaleme aldığı makalede, insanlardan, ona hayatlarını ve çantalarını anlatmalarını istemiş. Bu çabaların bir meyvesi olarak ortaya çıkmış eldeki kitabın merkezinde, küçük, kocaman, sert, yumuşak, omza asılan, elde taşınan, görünüşte derli toplu ya da darmadağınık, farklı renklerde ve farklı amaçlarla kullanılan birçok çanta türü yer alıyor. Çalışma, çantanın içindeki sırlar, kadınların çanta tutkusu, çanta düzenleme şekilleri ve imaja göre çantalar konularında aydınlanmak isteyenlere hitap ediyor. 

12 Temmuz 2012 Perşembe

Confessions Of A Love Come Undone Cezmi Ersöz

Confessions Of A Love Come Undone Cezmi Ersöz

Ünlü yazar Cezmi Ersöz'ün “Şizofren Aşka Mektup” isimli aşk ve ihanet konulu romanı şimdi de İngilizce edebiyat okurunun beğenisine sunuluyor.
Cezmi Ersöz'ün Çitlembik Yayınları'ndan çıkan romanı “Şizofren Aşka Mektup” Leyla Tonguç Basmacı'nın çevirisiyle "Confessions of a Love Come Undone" adıyla İngilizce yayımlandı.

İsa'ya Göre İncil José Saramago

İsa'ya Göre İncil José Saramago
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi José Saramago, tartışmalara yol açan romanı İsaya Göre İncilde İsanın yaşamını ve Hıristiyanlığın hikâyesini kutsal kitaplardaki kronolojiye sadık kalarak, ancak farklı bir bakış açısıyla anlatıyor. Anne rahmine düşmesinden başlayarak bir çocuk, bir genç olarak zayıflıklarını, öfkelerini, heyecanlarını, kararsızlıklarını ve Mecdelli Meryemle olan aşk ilişkisini romanına yansıtırken İsayı, Tanrının oğlu ve bir peygamberden ziyade insan olarak gösteriyor. İsanın ve Tanrının üzerindeki kutsallık örtüsünü kaldırıyor ve böylelikle soru sormanın, sorgulamanın önünü açıyor. Din ve inanç adına yapılan şiddet dolu eylemlerle karanlık bir mesel; şaşırtıcı zenginlikleriyle ve derinlikleriyle dünyevi bir İncil olan bu roman, Saramagonun ülkesini terk etmesine yol açmıştı. Orijinal, vahşi ve çok güzel bir kitap. John Butt, Times Literary Supplement Yazarın en iyi kitabı... Saramagonun romanı, insanlığın ıstırabına karşı yoğun bir şefkatle dolu, olağanüstü, dokunaklı, inanışlara ters düşen bir anlatı. James Wood, New Republic Vahşi bir zekâyla, yumuşak bir tutkuyla ve şiirsellikle aydınlatılmış. Los Angeles Times Book Review

Matisse Artbook

Matisse Artbook
Henri Matisse (okunuşu: anri matis) (31 Aralık 1869 – 3 Kasım 1954) 20. yüzyılın en önemli ressamlarından. Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.

Goya Artbook

Goya Artbook
Francisco José de Goya y Lucientes ( d. 30 Mart 1746 - ö. 16 Nisan 1828), Romantizm akımının önde gelen isimlerinden olan İspanyol ressam ve gravür sanatçısı. İspanyol saltanatının saray ressamı olarak çalışan Goya'nın eserlerinin yaşadığı döneme ait bilgi veren önemli belgeler olduğu düşünülür. Portreleriyle de ün kazanmış olan ressam, sanatındaki yaratıcı ve yıkıcı öğeler ve cesur resimleriyle kendisinden sonra gelen Manet, Picasso ve Francis Bacon gibi isimleri etkiledi. Modern sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilen ressamın eserlerinin büyük bir bölümü Madrid'de Museo del Prado'da sergilenmektedir.

Arapların Gözüyle Bizans Nadia Maria El Cheikh

Arapların Gözüyle Bizans Nadia Maria El Cheikh
Tarih ve arkeoloji alanlarında çalışan Nadia Maria El Cheikh, ilgi çekici çalışması ‘Arapların Gözüyle Bizans’ta, 7. yüzyılda İslam ’ın ortaya çıkışıyla başlayan ve 15. yüzyılda Bizans’ın çöküşüne değin süren İslam -Bizans ilişkilerini ayrıntılı bir bakışla irdeliyor. Uzun soluklu bir arşiv çalışmasına ve çok sayıda belgeye dayanan çalışma, bilhassa Arap- İslamdünyasının Bizans’a bakışı, bunun yüzyıllar boyunca temas, karşılıklı alışverişler ve savaş sonucu nasıl evrildiği; Müslüman toplumunun kendi iç ve dış sınırlarını nasıl belirlediği ve “ötekiliği” nasıl tanımladığı gibi konularda oldukça nitelikli bir kaynak.

Denizde Komuta Michael A. Palmer

Denizde Komuta Michael A. Palmer
Özellikle donanma tarihi ve askeri tarih konularında çalışan profesör Michael A. Palmer ‘Denizde Komuta’da, on altıncı yüzyıldan günümüze denizcilik ve deniz savaşının gelişimine odaklanıyor. Kitapta, Nil, Saintes, St. Vincent, Camperdown, Trafalgar, Lissa, Jutland, Leyte Körfezi ve Matapan Burnu gibi, denizcilik tarihinde önemli yer tutan muharebeler ele alınıyor. Yazar, İngiltere - Hollanda , Fransa - İngiltere veAvusturya İmparatorluğu- İngiltere arasında gerçekleşmiş savaşların tarihini sunarken, düşmanların hangi stratejilere başvurduklarını, savaşların hangi eksiklik veya hatalardan dolayı kaybedildiğini irdeliyor. 

Bir Gezginin Alfabesi Steven Runciman

Bir Gezginin Alfabesi Steven Runciman
Bizans İmparatorluğu ve Haçlı Seferleri alanlarının önde gelen isimlerinden Steven Runciman, üç ciltlik ‘Haçlı Seferleri’ ile ‘Konstantinopolis Düştü’ isimli kitaplarıyla övgü toplamıştı. Yazarın eldeki kitabı da, hayatının farklı dönemlerinde, çalışmaları ya da merakı vesilesiyle gördüğü mekânlara dair anılarından oluşuyor. Aynaroz, Bulgaristan , Kamboçya, Mısır , Basra Körfezi, Los Angeles, Mora, Filipinler, Romanya, Xanadu ve Batı Hint Adaları, Runciman’ın gezilerinden birkaç durak. Runciman’ın kitabını ilgi çekici kılan bir husus da, mekânlara dair izlenimlerin yanı sıra, ilginç insan hikâyeleri barındırması.

10 Temmuz 2012 Salı

Balık Çocuk Lucia Puenzo

Balık Çocuk Lucia Puenzo
Lucia Puenzo’nun burjuva yaşamı hedef tahtasına koyduğu ilk romanı ‘Balık Çocuk’, bir adaletsizlik hikâyesi olarak da okunabilir. Roman, zengin bir ailenin genç kızı Lala ile on yedi yaşındaki Paraguaylı hizmetçileri Guayi’nin aşkını hikâye ediyor. Romanın anlatıcısı da, zeki bir köpek olan Serafim’dir. Serafim, iki genç kız arasında yaşanan aşkın ve âşıkların evdeki eşyaları satarak biriktirdikleri parayla Paraguay’a gidip, içinde bir balık çocuğun yaşadığı göl kıyısında bir ev yaptırma planlarından haberdardır. Fakat Serafim’in de tanık olacağı gibi iki âşık, büyük adaletsizliklerle trajik bir şekilde yüzleşecektir. 

Akıl Çağı (Ciltli) Thomas Paine

Akıl Çağı (Ciltli) Thomas Paine
Aydınlanma döneminin önde gelen düşünürlerinden Thomas Paine, ‘Akıl Çağı’ adlı bu devrimci kitabında, Tevrat ve İncil’i kıyasıya bir eleştiriye tabi tutuyor. Paine, 1874’te yayımlanan kitabında, Tanrı’ya inandığının özellikle altını çiziyor ve söz konusu kutsal addedilen kitapların Tanrı yapısı değil, insan yapısı olduğunu savunuyor. Buna örnek olarak da İncil’de yer almış açık saçık öyküleri, işkenceleri ve acımasızlıkları gösteren Paine, bu kitapların Tanrı’nın sözü değil, bizzat İblis’in sözü olduğunu belirtiyor. Yayımlandığı dönemde tepkiyle karşılanan kitabın, günümüzde de önemini koruduğunu söyleyebiliriz. 

Irina Poignet Philippe Blasband

Irina Poignet Philippe Blasband
Philippe Blasband, ilgi çekici romanı ‘Irine Poignet’te, dul bir kadının toplumun değerleriyle hesaplaşmasını hikâye ediyor. Kısa bir süre önce dul kalan Maguy, torununun hastalığı nedeniyle hepten yıkılır. Maguy, bu zor durumdan kurtulabilmek için çalışmak, daha fazla para kazanmak zorundadır. Kadın bunun için de, toplumun “bataklık” olarak tanımladığı bir hayat yaşamaya başlar. Fakat bu “bataklık”, Maguy’in toplumun ikiyüzlülüklerini daha iyi görebilmesi için büyük bir fırsat sunacaktır. Dul kadın, kişinin niyetine bağlı olarak “bataklıkların” normal hayattan çok daha temiz ilişkiler barındırabileceğini görecektir. 

Dünyanın Bütün Pastaneleri Didem Ünal

Dünyanın Bütün Pastaneleri Didem Ünal
‘Dünyanın Bütün Pastaneleri’, Didem Ünal’ın ilk kitabı. Kendisini kutluyoruz. Ünal bu romanında, küçük anlatıcısının düş ve gerçekle iç içe geçmiş hayatı üzerinden, insanın narin olduğu kadar, gaddar da olabilen dünyasına iniyor. Roman, anlatıcısı Ş. Kız’ın kurduğu düşleri ve onun bu düşler aracılığıyla hayatı ve insanları anlamlandırma çabasını hikâye ediyor. Ş. Kız’ın soluksuzca konuşmasıyla adeta bir monologa dönüşen öyküsündeki anne akbaba, baba akbaba, psikolog, doktor ve sıska bacaklı kız gibi karakterlerin her biri, insanın farklı bir yönünü temsil ediyor ve okuru, günümüz ilişkileri üzerine düşünmeye davet ediyor. 

İktisadın Kayıp Felsefesi : Arayışlar Denemeler A. Dinç Alada

İktisadın Kayıp Felsefesi : Arayışlar Denemeler A. Dinç Alada
A. Dinç Alada ‘İktisadın Kayıp Felsefesi’ adlı bu kitabında, “iktisat” bilim dalı adına geliştirilen yaklaşımlara, kuramlara ve özellikle felsefenin ana kalemlerini oluşturan etik felsefesi, epistemoloji ve ontolojinin iktisat alanına getirdiği yorumlara odaklanıyor. Alada bu bağlamda, Karl Popper, Zygmunt Bauman, Cornelius Castoriadis, Norbert Elias ve Amartya Sen gibi düşünürlerin iktisat felsefesi alanını ilgilendiren üretimlerini irdeliyor. Alada, iktisadi düşüncede felsefi tavırlar ile öncü iktisat düşünürlerinin fikirlerini incelerken bu fikirlere yöneltilen belli başlı eleştirileri de okurlarıyla paylaşıyor. 

Dünyayı Bugünde Sevmek Fatmagül Berktay

Dünyayı Bugünde Sevmek Fatmagül Berktay
Fatmagül Berktay ‘Dünyayı Bugünde Sevmek’te, 20. yüzyılın en önemli politika teorisyenlerinden biri sayılan Hannah Arendt’in politika anlayışını inceleyerek dünyanın bugününü yeniden yorumluyor. Türkiye ’de son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan “sivil vesayet” tartışmalarından hareketle çalışmasını hazırlayan Berktay, sivil vesayetin politik ortam üzerindeki baskılarını inceliyor ve buradan hareketle özgürlük, hakikat, politika ve kimlik gibi kavramları yeniden tartışıyor. Berktay, güç, tahakküm ve rant paylaşımıyla özdeşleştirilen günümüz politikasının karşısına, birincil amacı özgürlük olan “sahici politika”yı çıkarıyor.

8 Temmuz 2012 Pazar

Diyarbekir Merwanileri Thomas Ripper

Diyarbekir Merwanileri Thomas Ripper
Thomas Ripper ‘Diyarbekir Merwanileri’nde, 11. yüzyılın en önemli Kürt emirliklerinden olan Merwanilerin kapsamlı bir tarihini sunuyor. Bilindiği gibi Merwani emirliğinin en önemli etkisi, Kürtlerin göçünü batıya yönlendirmesiydi. Zira bu durum, Diyarbakır ’ın Kürt coğrafyasının merkezi haline gelmesini sağlayan başlıca etken. Ripper çalışmasında, bu bölgenin İslami Ortaçağ’daki siyasî ve toplumsal yapısını değerlendiriyor ve ardından Merwani hanedanının ortaya çıkışını, emirliğin yönetimini üstlenmiş belli başlı aktörlerini ve hanedanın bölge çapında önemli bir güç haline gelişini sağlayan belli başlı etkenleri irdeliy

Öteki Diyar Yavuz Çekirge

Öteki Diyar Yavuz Çekirge
Kendisi de 68 hareketinden olan Yavuz Çekirge, ‘Öteki Diyar’da, kuşağının maruz kaldığı büyük baskıları, dünya yerine, cennet ve cehennemde geçen bir kurguyla anlatıyor. Romanın başkahramanı, siyasal hareketin içinde aktif görevler üstlenmiş Erhan Mert, ajan olarak bilinen Çetin Sarı tarafından, bir öğrenci eyleminde öldürülmüştür. Mert şimdi araftadır ve burada katiliyle hesaplaşmayı, adaletin yerini bulmasını ummaktadır. Fakat ortada bir sorun vardır. Mert de, kendini savunmak amacıyla da olsa birini öldürmüştür. Şimdi, katili Çetin Sarı’nın adaletin önüne çıkması için kendisinin de hesap vermesi gerekmektedir. 

AVM S. L. Grey

AVM S. L. Grey
S. L. Grey, gerilim-korku romanı ‘AVM’de, bir alışveriş merkezinde sıra dışı olaylara tanık olan iki karakterin yaşadıklarını hikâye ediyor. Romanın başkahramanlarından Dan, bir alışveriş merkezindeki kitap mağazasında sıradan bir güne başlarken, çocuk bakıcılığı yapan Rhoda da, biraz dinlenmek amacıyla buraya gelmiştir. Bir süre sonra, Rhoda’nın sorumluluğunu üstlendiği çocuk ortadan kaybolur. Rhoda, çaresiz bir şekilde Dan’den yardım talebinde bulunur. Çocuğu bulmak için alışveriş merkezini aramaya koyulan ikili, çok geçmeden burada sıra dışı olayların yaşandığını ve hayatlarının tehlikede olduğunu keşfeder.

Kürt Vatandaş Hamza Aktan

Kürt Vatandaş Hamza Aktan
Hamza Aktan, dikkat çekici çalışması ‘Kürt Vatandaş’ta, Kürtlerin Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne sistemle yaşayageldiği anlaşmazlıkları, bunun daha da billurlaştığı son otuz yıldaki göstergeler üzerinden okumaya girişiyor. Devletin, silahlı güçler, valiler ve kaymakamlarla tanzim edilmeye çalışıldığı Kürt coğrafyasında, kendine yetebileceğine inanan bir yeni vatandaşlık algısının gün geçtikçe daha net bir şekilde yerleştiğini söyleyen Aktan, bu çekişmeyi siyasetten popüler kültüre, medyadan eğitime, askeriyeden ülke sınırları dışına, kısacası, toplumsal hayatın farklı katmanlarında, ilgi çekici gözlemlerle saptıyor. 

Darağacına Mektuplar - Deniz / Yusuf / Hüseyin Serpil Çelenk Güvenç

Darağacına Mektuplar - Deniz / Yusuf / Hüseyin Serpil Çelenk Güvenç
Serpil Çelenk Güvenç ‘Darağacına Mektuplar’da, 1971’den itibaren, 12 Mart muhtırası, idam ve infazlarının basında yankılanışını, yani 12 Mart’ta gerçekleşen idam ve katliamların, yerli ve yabancı basındaki yansımalarını sunuyor. Kitap, bir toplumsal bellek çalışması olduğu kadar, basının darbe karşısındaki ibretlik tavrını gözler önüne sermesiyle de dikkat çekiyor diyebiliriz. Zira buradaki belgeler, sağ yayın organları ve yazarlarının tümünün, 12 Mart askeri cuntasından yana tavır aldıkları, Deniz Gezmiş , Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını olumladıkları, idam kararı veren mahkemelere alkış tuttukları görülüyor. 

Ekoköyler: Sürdürülebilirliğin Yeni Ufukları Jonathan Dawson

Ekoköyler: Sürdürülebilirliğin Yeni Ufukları Jonathan Dawson
Sürdürülebilirlik üzerine çalışan bir çevre aktivisti olan Jonathan Dawson ‘Ekoköyler’de, doğadaki hasarları onarmada yol gösterici olan ekoköyleri kapsamlı bir bakışla ele alıyor. Ekoköy hareketine genel bir bakış getirmesinin yanı sıra, hareketin daha makul, adil, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir dünyaya sağlayabileceği katkıları da ortaya koyan Dawson, ekoköylerin neye benzediği, çevre dostu insan yerleşimlerini tasarlamak, yerel ve organik gıdaların üretimi ve işlenmesi konuları ele alıyor. Kitapta ayrıca, ekoköyler hakkında bilgi alınabilecek kitaplar, internet siteleri, video ve DVD gibi kaynaklar da veriliyor.